Ne oluyor!
Sepet
=> Hamsi
=> Kırmızı liste
=> Rosetta
=> İkonakırıcılık
=> Balıklar
=> Mısır
=> Erime
=> GDO
=> Hidrojen
Gezi
Teksas Tommiks
Sinema
Kitap
Galeri
Haberin olsun

Gece balıkçının, gün hamsinin

Karadeniz’de balıkları ikiye ayrılır: Hamsi ve balık. Yani hamsi bir yana diğer balıklar bir yanadır. Bu hem balıkçılar hem de tüketiciler için böyledir. Hamsi sezonu başladı mı bayram olur. Bol sezonundaysa, av abartılır, gereğinden çok tutulur.

                                                                         Yazı: Haluk Kalafat

19 Kasım günü sabahın ilk ışıklarıyla kıyıya dönen gırgırlar, tonlarca hamsiyle yüklüydü. Ertesi gün gazetelerde hamsi havuzuna dönmüş güvertelerde kulaç atan balıkçıların fotoğraflarıyla süslüydü. Haberlerde Karadeniz sahilindeki yerleşim alanlarında hamsinin kilosunun 50 kuruşa satıldığı yazılıydı. 21 Kasım günü ise hamsinin gündüz avlanmasının yasaklandığı haberlerini okuduk.
Tüm bu haberler Türkiye nüfusunun büyük bir kısmını yakından ilgilendiriyor. Çünkü hamsi deniz balığı üretiminin yarıdan fazlasını oluşturuyor. Bu sezon olduğu gibi hamsinin bol olduğu zamanlarda bu lezzetli balık, sofralara ucuz yolundan konuk oluyor.

HAMSİ SOĞUĞU SEVER

Hamsinin bolluğunun ana nedenlerinden biri kış mevsiminin soğuk geçmesi. Örneğin iki yıl önce hamsi avı açısından son 15 yılın kötü sezonu yaşanmıştı. 2005 yılı kışı mevsim normallerinin üzerinde seyretmiş ve hamsi serin Azak sularından güneye inmekte nazlanmıştı. Bu yıl sezon çok bereketli geçiyor. İki yıl önce sorun ülkemizde birçok sofrada baş tacı hamsinin bulunamamasıydı; bu yıl ise sorunumuz hamsi bolluğunda nasıl avlanacağımızı bilememiz ve balık avı düzenlemelerinin yetersiz oluşu Karadeniz’de normal bir av sezonunda toplam 250 – 300 bin ton hamsi avlanıyor. Normal şartlar altında Karadeniz ve Marmara’nın hacmi böyle. Bu miktar birbiriyle yarışmak zorunda kalan balıkçıların insafına bırakıldığında ise 19 Kasım 2007 günü yaşananlara benzer tablolar ortaya çıkıyor. Günlük talebi aşan avlanma hamsinin ekonomik değerinin altına düşmesine; ve hatta piyasa doyduğu için satılmayıp elde kalmasına yol açıyor.

HAMSİ DENİZE DÖKÜLÜR MÜ?

Gündüz av yasağına kadar, bu sezon günde 50 ila 100 ton arası hamsi avlanıyordu. Üst sınıra yaklaşıldığında av, talebin üzerine çıkıyor. Aslında Türkiye gibi büyük ülkede talep daha fazla olabilir ama balık pazarlama ve dağıtım ağının taşıyabileceği ekonomik sınır aşıldığı için sorun yaşanıyor. Bu nedenlerle hamsinin fazlası balık unu ve yağı fabrikalarına gönderiliyor; hatta fabrikaların talebini aşan miktarlara ulaşıldığında denize dökülüyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre 2006 sezonunda hamsi üretimi 270 bin ton.. Bu miktarın 210 bin tonu iç tüketime dağılmış; 60 bin ton ise balık unu ve yağı fabrikalarına verilmiş.
Gündüz avlanma yasağının ilk nedeni koordinasyonsuz avlanma sonucu ortaya çıkan bu tablodan kurtulmak.

SEZON DÖRT AY OLACAK

Bir diğer neden daha var. Hamsi göçer bir balık, avlanma amacıyla büyük sürüler rahatsız edildiğinde kıyı bölgelerden kaçmaya başlıyor. 2008'de getirilen gündüz avlanma yasağı da, ana sürünün Türkiye kıyılarına gelişiyle birlikte seferberlik ilan edilmişçesine denize açılan ve talebin üzerinde avlanan teknelerden rahatsız olup Gürcistan kıyılarına kaçan hamsinin geri gelmesini sağlamak. Hamsi sürüleri Türkiye sularından kaçtığında Gürcistan’ın derin sularında derine inip dinleniyor. 20 gün boyunca dinlenen sürülerin yeniden güneye inmesi gerekiyor. Ancak sığ sulara yaklaştığında balık ağlarıyla karşılaşınca sürüler yeniden derin sulara çekiliyor.
Sonuçta hamsi sürüleri gündüz ve gece sürekli rahatsız edildiğinde av sezonu 1,5 ayla sınırlanıyor. Oysa deniz balıkçılığının bu kadar yoğun olmadığı dönemlerde normal hamsi sezonu dört aydı. Gündüz avlanma yasağına uyulduğu taktirde hamsi sürülerinin tipik davranışları olmasa bile kuzeye daha soğuk sulara kaçması engellenecek.
Yasağa uyulacak gibi görünüyor; çünkü bu kez yasaklama isteği yukarıdan değil aşağıdan geldi. Balıkçı kooperatifleri Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’ndan hamsi avına kota getirilmesi isteğiyle başvurdu. Çünkü aracıya kilosu 50 kuruştan hamsi satan balıkçılar, mazot ve emek giderlerini karşılayamıyorlar.
Görünen o ki; önümüzdeki günlerden itibaren kilosu 2 – 2,5 liraya hamsi yiyemeyeceğiz; ama böylece en azından 3-4 ay boyunca Karadeniz’in bu has balığını sofralarımızda konuk edebileceğiz.


HAMSİ NOTLARI

Hamsi, hamsiya, hamsa

Karadeniz hamsinin anavatanı olsa da, Akdeniz ve hatta Atlantik okyanusunda da hamsi sürüleri bulunuyor. Özellikle İtalya, Bulgaristan, Rusya, Fransa, Ukrayna ve tabii Türkiye’de yoğun olarak avlanıyor. 1960’lı yıllara kadar Hollanda’nın Wadden denizinde de büyük sürüler halinde bulunuyordu. Bugün ticari bir değeri olmayan küçük sürüler Hollanda’nın Kuzey denizine açılan bölümlerinde ve bir miktarda Britanya sahillerinde yaşıyor. Hamsi’nin asıl denizi Karadeniz. Bulgarlar “hamsiya”, Ruslar ise “hamsa” diyorlar hamsiye, İngilizce’de “anchovy”, Fransızca’da ise “anchois” deniyor. Dilimizde balık ezmesi anlamında kullanılan ançüez kelimesi Fransızca’dan geliyor; Fransa’da balık ezmesi genellikle hamsiden yapılıyor

Balık avlanma kotası

Türkiye’de kanuni çerçeve olmadığı için balık avında kota uygulanmasına gidilemiyor. Gündüz balık avı yasağı bir kota uygulaması değil. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın AB’ye uyum amacıyla çıkaracağı yeni Su Ürünleri Çerçeve Kanunu ile neslinin korunması için Türkiye’de avlanan balıkların yarısından fazlasını oluşturan hamsi için avlanma kotası konabilecek. Hazırlanan taslakta istavrit, sardalye, palamut, orkinos, lüfer, çinakop avı için de kota konulması öngörülüyor. Kota uygulanacak diğer balık türleri bakanlık tarafından belirlenecek. 

Denizanalarına yem olan hamsi

1980li yıllarda Karadeniz’deki hamsi populasyonunda bir düşüş yaşandı. Karadeniz’in kirlenmesinin hamsiyi tükettiği konuşuldu önce. Sonra balıkçıların hamsi avında aşırıya kaçtıkları söylendi. Hamsi aşırı avlanıyordu ama aşırı avlanmadan sorumlu bu kez Karadenizli balıkçılar değildi. Bu obur avcı Atlantik okyanusundan gelmişti: “warty comb denizanası”. Bilimsel adı Mnemiopsis leidyi olan bu denizanası gemilerin balast suyunda Karadeniz’e gelmişti. Atlantik okyanusunun endemik türü olan denizanası, Karadeniz’de yırtıcısı olmadığı için kısa sürede çoğalmış ve aşırı plankton, balık yumurtası ve yavru balık tüketmeye başlamıştı. Warty comp’tan en büyük zararı hamsi gördü. 1990’lı yılların başında warty complar doğal yaşam alanındaki yoğunluğun çok üzerine ulaşmıştı. Bu yıllarda Karadeniz’deki balık stoğu tahminlere göre 7’de 1 oranına kadar gerilemişti. Warty comp’un Karadeniz’den temizlenmesi için doğal yaşam alanındaki avcısı “beroe ovata” adlı bir başka denizanasının Karadeniz’e salınması tartışılmaya başlandı. Bu türden biyolojik savaşların ekosistemlerde beklenen sonuçları vermesi için iyi analizler yapılmalıydı. Çünkü yeni türlerin salındığı doğal yaşam alanında kendi avına değil, başka bir türe saldırabilme olasılığı her zaman var. Bu konu üzerinde çalışılırken; sorun kendiliğinden halloldu. Beroe ovata avını Akedeniz’i aşarak Karadeniz’de buldu ve hamsinin warty comp elinden yokolma tehlikesi ortadan kalktı.

26-11-2007

 

 



Bugün 8 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol